Sosyal yaşantı alanlarında (tribünde,sokakta v.s…) gelişen olaylar tepki gösterilmeye her yeltenildiğinde ikilemler, tereddütler çıkıyor ortaya.
Bunun tek sebebi örgütsüz-duyarsız toplum modelidir ki
özellikle 80 darbesi sonrası devlet politikasıyla gerçekleşen bir süreçtir.
Biz neye nasıl tepki vereceğimizi bilmeyen bir
toplumuz. Son passolig tartışmaları da bu yüzden.
Galatasaray tribünlerinde Andarletch ve Dortmund maçında ortaya
çıkan ikilemlerin özü de bu sorundan kaynaklıdır ( bu meseledeki sıkıntı elbette salt Galatasaray tribünlerin özelinde değil tüm tribünlerle alakalı olarak, hatta toplumsal ve köklü bir sorundur, yazımda da zaten bunu özetlemeye çalışıyorum).
Bir taraf diyor ki; “dirayetimizi sürdürelim,passolig
tamamen kalkana kadar hiçbir maça gitmeyelim”
Diğer taraf diyor ki “Derbide stad dolmadı, bu maçta stadı
doldurursak passolig yoksa varız,varsa yokuz algısı yaratabiliriz”
Aslında bu görüşlerin ikisi de gayet makul.İkisi de
mücadelenin içinde belirlenecek pozisyanlara gayet uygun.Önemli olan toplu
olarak hangi pozisyonu alacağımızdır.Merkezi ve güvenilir bir karar mekanizması
örgütlü toplumların olmazsa olmazıdır.Böyle bir örgütlülük mekanizması olmadığı
için toplu eylemler (sivil itaatsizlikler de buna dahil) asla gerçekleşemiyor.Bu
durum elbette tribünsel tepkilere de yansıyor ve ortaya konulacak tepkiler
ayrıştığında güçlü hiçbir algı yaratılamıyor.
Sözün özü once bu ince detay içeren ikilem ve
ayrışmalardan kaçınarak toplu şekilde hareket edilme gerekliliğini
kavramaktır.Ancak bu kültürün oturması bu ülkede elbette uzun bir zaman
alacaktır.
Yani ciddi ve dirayetli mücadeleler için daha katedilecek çok ama çok yolumuz var.
ENDÜSTRİYEL FUTBOLA, E-BİLET'E VE PASSOLİG DAYATMASINA HAYIR !